Bir Ulus Gezisi: Rahmi Koç Müzesi ve Tarihi Hanlar


Uzun zamandır aklımda olan Ulus gezisini, havaların güzelleşmesini fırsat bilerek bu haftasonu gerçekleştirdim.

Ulus, eski Ankara’nın merkezi… Ankara kalesi, birçok tarihi han, otantik mekan, antikacı dükkanı ve müze burada yer alıyor.

Burayı ziyaret ettiğinizde kaleye çıkıp Ankara manzarasını gezebilir, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni ziyaret edebilir, son derece otantik bir atmosfere sahip olan Zengel Paşa Konağı'nda bir yemek molası verebilir ve Gramafon Cafe’de harika şarkılar eşliğinde kahvenizi yudumlayabilirsiniz.

Benim için bu Ulus gezisinin odağında Ankara’nın tarihi yapılarından Çengelhan’da kurulu olan Rahmi Koç Müzesi ile antikacı dükkanlarının yer aldığı Pirinç Han vardı.  

Rahmi Koç Müzesi’nde her biri son derece ince detaylara sahip birçok koleksiyonu büyük bir keyifle nasıl incelediğimi, oyuncakların önünde nasıl çocukluğuma dönüp şenlendiğimi, hanın tarihi dokusundan ne kadar etkilendiğimi anlatmak için kelimeler az gelir. Üstelik bu ikinci ziyaretimdi. İlk kez görmüşçesine heyecanlandım her bir bölümü ziyaret ettiğimde.

Pirinç Han da bozulmamış dokusu, antika objeler ile retro eşyaların satıldığı dükkanları ile oldukça keyifli bir mekan. Özellikle de benim gibi eskinin izlerini sevenler için…

Rahmi Koç Müzesi

Ankara Rahmi M. Koç Müzesi, Kanuni Sultan Süleyman döneminde inşa edilen Çengelhan binasında 2005 yılında ziyarete açılmış. 

Rahmi Koç ve Mustafa Koç Galerileri
Ankara’nın hanlar bölgesinde özgünlüğünü koruyan ender yapılardan biri olarak bilinen Çengelhan, aynı zamanda Koç Holding’in kurucusu Vehbi Koç’un iş hayatına başladığı dükkana da ev sahipliği yapmış.

Rahmi Koç Müzesi
Çengelhan’ın zemin katında; raylı ulaşım araçları, oyuncaklar, minyatür evler sergileniyor. Esnaf sokağı ile Atatürk ve Ankara bölümleri de zemin katta yer alıyor.


Birinci katta, Rahmi Koç ve Mustafa Koç Galerileri ile denizcilik bölümü ve Amerikan koleksiyonu yer alırken bodrum katta tıp ve eczacılık bölümleri ile tarım bölümü bulunuyor.

Minyatür Evler
Denizcilik bölümünde gemi maketleri ile gemilerde yer alan çeşitli makineleri görebiliyorsunuz.



Bir tünel vasıtasıyla Çengelhan’dan Safrahan’a geçiliyor. 1511 yılında yaptırılan Safrahan binası önceleri kervansaray olarak kullanılmış. Osmanlı Devleti’nin son dönemleri ve Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde cezaevi olarak işlev gören han 2012 yılında Rahmi Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı tarafından satın alınarak restorasyon çalışmalarına başlanmış. 2016 yılında müze bünyesine katılan hanın zemin katında karayolu ulaşımı ve matbaa bölümleri bulunuyor. Birinci katta ise bilimsel aletler, havacılık ve günlük yaşam bölümleri yer alıyor.

Sanırım en uzun vakit geçirdiğim yer minyatür evler bölümü oldu. 1920’lerden 2000’lere kadar her biri kendi dönem ruhunu yansıtan minyatür evleri çok büyük bir keyifle inceledim. Ahşap ya da kartondan yapılma, çok katlı ya da verandalı, her bir odasında inanılmaz detaylar barındıran bu evler çocuklardan çok yetişkin ziyaretçilerin odağında idi. 

Minyatür Evler
Vintage mobilya takımları, dönem kıyafetleri, mutfaklarda yer alan porselen ve bakır eşyaları ile müzede bir masal atmosferi yaratan minyatür evlerin hiçbirinin diğerine benzemediğini, ayrıntıların bile çok farklı olduğunu hayretle göreceksiniz.

Minyatür Evler
Esnaf sokağı da diğer bir renkli bölüm. Bakırcı, tiftikçi, şapkacı, ayakkabıcı, marangoz gibi farklı mesleklerin çok başarılı bir şekilde canlandırıldığı esnaf sokağında hangi köşede fotoğraf çektireceğinizi şaşırıyorsunuz.

Bakırcı
Atatürk’ün kıyafetleri, dürbünü, kullandığı fincanlar gibi birçok farklı eşyanın sergilendiği Atatürk ve Ankara bölümü mutlaka görülmeli.

Ayakkabıcı
Raylı ulaşım, denizcilik ve kara araçları bölümlerinde farklı tarihlere ait çok çeşitli raylı ulaşım aracı ve gemi  maketini, farklı dönemlere ait otomobilleri ve çeşitli makineleri görme şansınız var.

Raylı Ulaşım
Çengelhan’ı Safrahan’a bağlayan tünelde ise meslek grubu bibloları, hat sanatı örnekleri, buda heykelleri yer alıyor. 

Kara Araçları
Safrahan’ın tam girişinde bulunan ahşap piyano orijinalliği ve zarafeti ile dikkat çekiyor.


Rahmi Koç Müzesi ile ilgili ne yazsam az gelecek biliyorum. Siz en iyisi baharın göz kırptığı bu güzel havalarda yolunuzu Ankara Kalesi civarına düşürün ve burayı ziyaret edin. Müzeyi hakkını vererek gezebilmek için buraya en az bir yarım gün ayıracak şekilde ziyaretinizi planlayın.

Giriş ücretlerinin 9 TL olduğu Rahmi Koç Müzesi ile ilgili diğer bilgilere http://www.rmk-museum.org.tr/cengelhan/turkce/index.htm adresinden ulaşabilirsiniz.

Rahmi Koç Müzesi’nden çıktıktan sonra tam karşıda yer alan Kirit Cafe’nin kırmızı panjurları ve pencere önündeki saksı çiçekleri ile gönderdiği daveti geri çevirmeyin. Burada bir çay molası verin. Eski tip berjerler, duvarda Ses Dergisi fotoğrafları, kaset kabı içinde gelen menü ile oldukça retro bir atmosfere sahip olan Kirit Cafe’nin karanfil, tarçın ve cevizli kurabiyesi çok lezzetli. Benden söylemesi.

Kirit Cafe-İç Mekan
Pirinç Han

Rahmi Koç Müzesi ve Pirinç Han birbirine oldukça yakın. Müzeden çıktıktan sonra yokuş aşağı inmeye başlayın, ilk sağa dönün. Pirinç Han sağ tarafta karşınıza çıkacak.

18.yüzyılda küçük kervanların, soygunculardan korunması ve konaklayabilmesi amacıyla üç kat halinde inşa edilmiş Pirinç Han, Ankara’nın ilk ahşap hanı olarak biliniyor.

Duvarında Faruk Nafiz Çamlıbel’in Han Duvarları şiirinin yazılı olduğu üç katlı han binasını gezerken ayaklarınızın altında çıtırdayan ahşap buranın tarihi dokusunu iliklerinize kadar hissetmenizi sağlıyor.

Pirinç Han 
Pirinç Han’ın avlusunda oturup çay-kahve molası verme imkanınız da var ancak ben antikacı dükkanlarının cazibesine dayanamayıp bir şeyler içme fikrini es geçtim. Bu dükkanlarda; porselen fincan, tabak, bardak gibi mutfak eşyalarından, gramofon ve  valize, el emeği göz nuru dantel örtülere kadar çeşitli antika eşyaların satışı yapılıyor.

Pirinç Han
Üzerinde yaşanmışlık izleri olan, geçmişe ait eşyalar benim için çok kıymetli. Bu yüzden her bir porselen fincanının desenini tek tek incelerken daha önce nasıl bir evde kimin bu fincandan kahve içtiğinin, havanın yağmurlu mu güneşli mi olduğunun, o sırada radyoda hangi şarkının çaldığının hayalini kurdum. Her bir yemek takımının tabaklarına dokunurken kalabalık bir ailenin büyük bir masada akşam yemeği yerken yaptığı sohbeti hayalimde duydum. Han gezisini bu hayalleri eve taşıyacak küçük bir alışverişle sonlandırdım ancak bu atmosferi o kadar sevdim ki çok kısa bir süre sonra buraya tekrar gelme niyetinde bulundum.


Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar