ROMANTİK YOL
Kuzeyde Würzburg, güneyde Füssen
arasında kalan çok sayıda masalsı ortaçağ kasabasından oluşan Romantik Yol
(Romantische Strasse) Almanya’nın en gezilesi rotalarından biri.
Biz de 2020’nin yeni yıl
arifesinde bu harika kasabaları keşfetmek üzere yola çıktık. 5 günlük seyahatimizde Romantik Yol
üzerindeki 6 güzel kasabayı görme şansımız oldu. Bu güzel rotayı yazıya dökerek bloğa ekleyebilmem ise aralarında sadece 17 ay olan iki küçük çocuklu hayatın doğal bir sonucu olarak yaklaşık 2 yıl sonra mümkün hale geldi. Olsun, yazarak da olsa o günlere tekrar geri dönebilmek uzun süredir seyahat edememiş olan benim için harika bir hatırlama ve hatırlayarak tebessüm etme hali.
Rothenburg ob Der Tauber
“Tauber Nehri üzerindeki Kırmızı
Kale” anlamına gelen Rothenburg ob Der Tauber, Romantik Yol’un kraliçesi ve en
çok turist çeken noktası. Üçgen çatılı rengarenk evleri ile kendinizi bir anda
Ortaçağ’ın büyülü sokaklarında kaybolmuş buluyorsunuz. Kasabayı çepeçevre saran
Kale, Tauber nehrini de görebileceğiniz güzel bir manzara sunuyor.
Rothenburg Şehir Meydanı |
Kasabanın en şaşaalı yapılarından
biri olan ve eski şehir merkezinin tam ortasında yer alan Belediye Binası'nın (Rathaus) kulesine çıkarak Rothenburg'un güzelliklerini kuşbakışı görme imkanı da var.
Rathaus |
Bir diğer cazibe noktası,
Rathaus’un karşısında yer alan ve bir zamanlar alt katı kasap, üst katı ise
dans salonu olarak kullanılan eczane (Apotheke)
Apotheke Binası |
Noel Müzesi (Weihnachtmuseum) ise 7'den 70'e herkesin ilgisini çekebilecek renkli ve masalsı bir müze. Burada, tarih boyunca
kullanılan noel ağacı süslemeleri, noel baba figürleri vb. ile harika bir
şekilde süslenmiş, dönen, ışıklı kocaman noel ağacını görmeniz mümkün.
Müzenin yanında ve karşısında olmak üzere 2 noktadan oluşan Kathe Wohlfahrt ise noel ve yeni yıl temalı hediyelik eşyalara, süs ve dekorasyon ürünlerine ulaşabileceğiniz, Heidelberg, Nürnberg ve Berlin’de de şubeleri olan bir mağazalar zinciri.
Noel Müzesi |
Noel Müzesi'nin karşısında ise
Almanya’nın en büyük oyuncak ayı mağazası Teddy Land bulunuyor. Çeşit çeşit
oyuncak ayılar, aksesuarlar, cüzdan, çanta ve kupalarla küçükler kadar
yetişkinlerin de ilgisini çekebilecek harika bir mağaza burası.
Teddy Land |
Rathaus’dan Noel Müzesi yönüne
doğru giderken sağda ise bugün cam bir muhafazaya alınmış St.Georges Çeşmesi
bulunuyor.
St.Jacob Kilisesi
(St.Jabobkirche) de Rothenburg da ziyaret edilebilecek bir diğer nokta.
Bir de buranın ünlü bir tatlısı
var: schneeballen yani kartopu tatlısı. Orijinali pudra şekeri ile hazırlanan
bu tatlının günümüzde çikolatalı, limonlu, tarçınlı gibi çeşitleri var.
Nördlingen
Nördlingen, yaklaşık 14 milyon yıl önce
dünyaya çarpan bir meteorun sebep olduğu 25 km çapında bir çukurun içine
kurulmuş bir kasaba. Bu
meteorun hikayesini anlatan Ries Krater Museum'u maalesef yeni yıl sebebiyle kapalı olduğu için ziyaret edemedik.
Dinkelsbühl
Rothenburg’a 45 km uzaklıktaki
Dinkelsbühl üçgen çatılı, rengarenk evleri ile romantik yolun sevimli
kasabalarından bir diğeri.
Dinkelsbühl şehir merkezi |
Burada yer alan ve Avrupa’nın en güzel
kiliselerinden biri olan St. George Kilisesi ise görkemli mimarisi ve detaylı
süslemeleri ile mutlaka görülmesi gereken bir yapı.
St.George Kilisesi |
Augsburg
Augsburg, Bavyera’nın Münih’ten
sonraki ikinci büyük şehri. Zaten Augsburg’a adım atar atmaz o büyük şehir
havasını hissediyorsunuz. Botanik Bahçesi, Fuggerei (Avrupa’nın en eski sosyal
konut kompleksi), Belediye Binası ve Mozarthaus Augsburg’un cazibe merkezleri.
Augsburg |
Würzburg
Romantik yolun başlangıç noktası
olan Würzburg’un ortasından geçen Main nehri ve bu nehir üzerindeki Alte
Mainbrücke köprüsü bana ilk görüşte Prag ve Charles Köprüsünü çağrıştırdı.
Köprü, üzerindeki çok sayıda heykel ile ihtişamlı bir gerdanlık gibi nehir
üzerine serilmiş durumda ve özellikle günbatımlarında soğuğa aldırmadan içeceklerini yudumlayarak manzaranın tadını çıkaran
kalabalıklara ev sahipliği yapıyor. Köprünün hemen yanında bulunan Rathaus
gotik üslubu ile dikkat çekiyor.
Alte Mainbrücke |
Eski şehir merkezine 20 dakika
mesafedeki Marienberg Kalesi (Festung Marienberg) de şehrin cazibe
merkezlerinden.
Würzburg’da beni en çok etkileyen
yapılardan biri de Rezidens yani Yeni Psikoposluk Sarayı oldu. Geniş bir alana
yayılmış Rezidens görekemli tavan süslemeleri ve şaşaalı odaları ile görülesi
yerlerden. Giriş ücreti 7 Euro (Aralık 2019)
Rezidens |
Füssen
Füssen, duvarlarına resimler
yapılmış binaları, müzesi, kalabalık sokakları ile yine görülesi bir Romantik
Yol kasabası.
Hohenschwangau Şatosu
Füssen’den sonra gittiğimiz
Schwangau kasabasında iki büyük şato bulunuyor. Bunlardan biri Hohenshcwangau;
diğer ise Neuschwanstein Şatosu.
Buraya gelmişken iki şatoyu da
ziyaret etme şansınız var, hatta kombine biletler daha maliyet etkin ancak
bizim ziyaretimiz 31 Aralık’ta gerçekleştiği için Neuschwanstein Şatosu kapalı
idi. Bu yüzden sadece Hohenshwangau Şatosuna gidebildik.
Kaleye Çıkarken |
Şatolara çıkmadan önce yol
boyunca çeşitli hediyelik eşya dükkanları ve restoranlar var. Şatoya yürüyerek
çıkabileceğiniz gibi faytonlardan da faydalanabilirsiniz. Hohenschwangau’ya
gidiş parkuru çok zorlu olmadığı için biz yürümeyi tercih ettik. Hava soğuk
olmasına rağmen manzara çok güzeldi. Karşınıza karlı Alp dağlarını aldığınızda ve
etraftaki farklı mimariye sahip binaları incelediğinizde yukarı doğru çıkarken
vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Yürüyüş yaklaşık 15 dakika sürüyor ancak hava çok soğuk olduğu için kış mevsiminde buraya mutlaka tedbirli gelinmeli.
Kale Manzarası: Alp Dağlarına Karşı... |
Tarihte, hakkındaki ilk kayıtlara
12.yüzyılda rastlanan şato, Bavyera Kralı II.Ludwig’in çocukluğunun geçtiği
yer. Neo gotik tarzda inşa edilen Hohenschwangau koyu sarı rengi, ihtişamlı
kuleleri ile oldıkça görkemli bir yapı. 20’şer kişilik gruplar halinde, rehber
eşliğinde gezilen şatoya giriş ücreti 13 Euro (Aralık 2019). İki katı ziyarete
açık olan şatoda Türk odası ile duvarlardaki tablolar, odalardaki gizli bölmeler,
kralın ahşap okuma koltuğu, tavanında yıldızlar bulunan yatak odası dikkat
çekiyor. Ludwig’in çalışma odasında bir teleskop var, bu teleskopla karşıdaki
Neuschwanstein Şatosunun inşaatını yakından takip etmiş. Kral, daha yüksek bir
tepede, daha masalsı bir şato hayal ettiği için Neuschwanstein’a oldukça
yatırım yapmış ancak burada sadece 11 gün kaldıktan sonra bir gece doktoru ile
çıktığı bir gezi sonrasında gizemli bir şekilde gölde boğularak ölmüş.
Hohenschwangau Şatosu |
Disney’in logosuna da ilham
kaynağı olduğu söylenen Neuschwanstein’ı görememenin burukluğunu yaşasak da,
eşim o zamanlar sadece 13 aylık olan ve tek derdi dünyayı keşfetmek olan oğlumuz Çınar ile birlikte turun tam ortasında şatodan çıkmak zorunda kalsa da
(Çınar’ı içeride uzun süre oyalamak mümkün olmadı) bu bölgeye yaptığımız yarım
günlük gezi ile hafızalarımıza masalsı anların resmi nakşoldu. Belki başka bir
gezi rotasına bir süre sonra Schwangau şatolarını tekrar dahil ederiz. Bu kez yanımızda küçük oğlumuz Çağan da olur, kim bilir...
Yorumlar
Yorum Gönder