DOĞU AKDENİZ'İN İNCİSİ: KUZEY KIBRIS
Doğu ve batı kültürlerinin
sentezlendiği, denizin tarihle buluştuğu, her köşesi ayrı bir gizeme ev
sahipliği yapan Kıbrıs, keşke çok daha önce gelseymişim duygusunu yaratan
yerlerden biri oldu benim için.
Kuşbakışı Kıbrıs |
Ankara’dan uçakla sadece 1 saat
uzaklıktaki Kıbrıs’ta her bütçeye ve zevke uygun tatil yapma imkanınız var. Dilerseniz
lüks otellerde konaklayıp denizin tadını çıkarabilir, dilerseniz zeytinlikler
içindeki butik otellerde sakin ve huzurlu atmosferin tadını çıkarabilirsiniz ki
biz tercihimizi ikincisinden yana kullandık.
Zeytinli Köyü |
Adada olduğumuz 3 gün boyunca
harika bir hava eşlik etti bize. Zaman zaman hava bulutlanıp yağmur atıştırsa
da bu durum keyfimizi kaçırmadı. Tam tersine, bulutlu havada objektifimize
harikulade kareler takıldı. Döndüğümüz gün termometre 23 dereceyi gösteriyordu
ancak Ankara bizi 6 derece ile karşıladı.
GİRNE
Kıbrıs’ın kuzeyinde, Beşparmak
Dağları ile deniz arasında yer alan Girne, tarihin ve doğal güzelliklerin iç
içe geçtiği bir şehir. Girne’de liman, kale, St.Hilarion Kalesi ve Bellapais
Manastırı mutlaka görülmesi gereken yerler.
Girne |
At nalı şeklindeki limanın
çevresinde eski Venedik, Osmanlı ve İngiliz sömürge döneminden kalan binalar
ziyaretçiler için eşsiz bir atmosfer yaratıyor.
Girne Limanı |
Girne Kalesi
Kıbrıs’ın en büyük kalesi olan
Girne Kalesi; Venedik, Bizans ve Lüzinyan dönemin izlerini taşıyor. M.S VII. Yüzyılda
Arap akınlarına karşı kentin korunması için yapılmış. İçinde St.George
Kilisesi, Vrysi Neolitik Yeri Canlandırması, Kırnı mezarları ve antik Akdeniz
mezar canlandırması, Venedik Kulesi, sarnıç ve Lüzinyan Kalesini de barındıran
Girne Kalesi’nin en önemli bölümlerinden biri de Batık Gemi Müzesi. Eski
muhafız odalarında sergilenen bu gemi en eski batık gemiler arasında olup
Helenistik döneme tarihlendiriliyor. Yaklaşık 2300 senelik bir tarihi gözler
önüne seren batık gemi sizi dönemler arasında bir yolculuğa çıkarıyor.
Girne Kale İçi |
Girne Kalesi’ne akşam
saatlerinde, hafif bir yağmur eşliğinde çıktığımızda gördüğümüz manzara ile
büyülendik diyebilirim. Laciverte boyalı gökyüzünün; kocaman bulutlarla
çevrelendiği gökyüzünün altında uzanan uçsuz bucaksız deniz ve tarihi kent
manzarasını tadını çıkara çıkara seyrettik uzun bir süre boyunca. Surların
üzerinde yürüyüş yaptık ve hafifçe atıştıran yağmurun altında harika fotoğraflar
çektik bu güzel anları ölümsüzleştirebilmek adına.
Batık Gemi Müzesi |
St. Hilarion Kalesi
732 metre yükseklikte, Walt
Disney’e Uyuyan Güzel’in geçtiği mekanlar için ilham veren kale burası. Adayı
Arap akınlarına karşı korumak amacıyla yapılmış 3 dağ kalesinden biri. Adını “Hilarion”
isimli azizden alıyor. Kalenin aşağı bölümünün askeri amaçla kullanıldığı, orta
bölümünde kral sarayı, mutfak ve kilisenin yer aldığı, yukarı girişte ise
Luzinyan kapısının bulunduğu belirtiliyor.
St.Hilarion Kalesi |
Kaleye çıkmak kolay değil. Dik
bir patika boyunca çok sayıda basamağı adımlamak gerekiyor ancak zirvede inanılmaz
bir panoramik manzaranın sizi karşıladığını görüyorsunuz. O yüzden ara sıra
mola vererek de olsa 732 metrelik zirveye mutlaka çıkın, “Kraliçe’nin Penceresi”nden
Girne’nin muhteşem dağ ve deniz manzarasını gördüğünüzde buraya çıkmak için
harcadığınız efor için asla pişman olmayacaksınız.
Zirveden Girne Manzarası |
Bellapais Manastırı
Fransızca “Barış Manastırı” anlamına gelen Bellapais Manastırı gotik
mimarinin yakındoğudaki en güzel örneği olarak gösteriliyor. Yapının büyük bir
kısmı Fransa Kralı III.Hugh (1267-1284) tarafından inşa ettirilmiş. Günümüzde;
çeşitli konserlere de ev sahipliği yapmakta olan manastırın eşsiz mimarisini
mutlaka görmelisiniz.
Bellapais Manastırı |
LEFKOŞA
Lüzinyan, Venedik, Osmanlı ve
İngiliz dönemi izlerini taşıyan Lefkoşa’da ortaçağ şehir karakterinin
hissedildiği doku oldukça hakim.
Büyük Han
Kıbrıs’taki en önemli Osmanlı
eseri olan Büyük Han, iki katlı ve 68 odalı yapısıyla Kıbrıs kültürünü yansıtan
elişlerinin satıldığı bir merkez haline gelmiş günümüzde. Tarihi ve mimari
özellikleri açısından sadece Lefkoşa’nın değil; Kıbrıs’ın en önemli Osmanlı eserleri
arasında…
Büyük Han |
Hanın tarihi atmosferini
soluyarak yemek yemek ve yöresel bir kahve olan Con kahvesinin de tadına bakmak
mümkün. Oldukça etkileyici olan bu handa vakit geçirmek çok keyifli ve güzel….
Saint Nicholas
Kilisesi (Bedesten)
M.S XIV. yüzyıl Lüzinyan
döneminde Bizans kalıntıları üzerine gotik tarzda inşa edilmiş. Venedik
döneminde Ortadokslar tarafından St.Nicholas Kilisesi adıyla Metropolit Binası
olarak hizmet vermiş, Osmanlı döneminde ise sırasıyla tekstil çarşısı, gıda
çarşısı, un pazarı, buğday deposu ve depo olarak kullanılmış.
Selimiye Camisi (St.Sophia Katedrali)
Gotik tarzda yapılan katedral
Kıbrıs’ın en büyük, en görkemli ibadethanesi… 1209 yılında inşaatına başlanan
ve 1326 yılında tamamlanan katedral, ortaçağ Fransız mimarisinin en güzel
örneklerinden biri. Osmanlının Lefkoşa’yı fethettiği 1570’te kullanılmayacak
derecede harap durumda olan katedral içine mihrap, minber ve kürsü eklemek
suretiyle camiiye çevrilmiş.
Selimiye Camii |
Barbarlık Müzesi
21 Aralık 1963 tarihinde Rumlar
tarafından başlatılan acımasız saldırılarda birçok Türk acımasızca katledilmiş.
Bu katliamların en dehşet vericisi 24 Aralık 1963’te Kumsal Mahallesi, Mürüvvet
İlhan Sokak’taki evde gerçekleştirilmiş. Bu evde yaşayan Binbaşı Dr. Nihat
İlhan’ın görevde olduğu o gece, eşi Mürüvvet İlhan, çocukları Murat, Kutsi ve
Hakan ile ev sahipleri ve mahalle sakinlerinin de aralarında bulunduğu 8 kişi
saldırıya uğramış. Mürüvvet İlhan ve 3 çocuğu banyonun küvetine, diğerleri ise
küvetin etrafı ile banyonun yanındaki tuvalete sığınmış. Evi kurşun yağmuruna
tutan caniler, bir süre sonra evin içine girerek etrafı makineli tüfekle
taramış. Mürüvvet İlhan ve 3 çocuğu ile ev sahibi Feride hanım şehit edilmiş.
Barbarlık Müzesi |
Gezerken tüylerinizin diken diken
olduğu, eşyaların üzerinde hala kan izlerini görebildiğiniz ve adeta barut
kokusunu duyabildiğiniz, tamamen orijinal haliyle korunan bu ev 1966 yılında
alınan bir kararla müze haline getirilmiş. İnsanı dehşette bırakan Barbarlık
Müzesi çok acı da verse tarihin bir izdüşümünü görmek açısından mutlaka ziyaret
edilesi bir yer.
Etnografya Müzesi
Tarihi dokusunu en iyi şekilde
koruyan Arabağa mahallesindeki Derviş Paşa Konağı, 1988 yılında Etnoğrafya
Müzesi olarak hizmete açılmış.
Etnografya Müzesi |
GAZİMAĞUSA
Adanın güneydoğu kıyısında yer
alan Gazimağusa; Doğu Akdeniz’in en güzel ortaçağ mimarisine sahip… Şehri
boydan boya çevreleyen 3 km uzunluğundaki Venedik Surları, gotik mimarinin en
güzel örneklerinden biri olan St.Nicholas Kilisesi (Lala Mustafa Paşa Camii),
Namık Kemal Zindanı görülmesi gereken cazibe merkezlerinden sadece birkaçı.
Gazi Mağusa Manzaraları |
Adeta bir açık hava müzesi
görünüşündeki Gazimağusa Kıbrıs’ta beni en çok etkileyen şehir oldu
diyebilirim. Mimarisi, tarihi, gotik dokusu sayesinde kendimi ortaçağın masal
şehirlerinden birindeymiş gibi hissettim.
Lala Mustafa Paşa Camii (St.Nicholas Katedrali)
1298-1312 yıllarında yapılan
katedral, eşsiz bir gotik mimari örneği. Kıbrıs kralları, önce Lefkoşa’daki
St.Sophia Katedrali’nde “Kıbrıs Krallık Tacı”nı; sonra burada “Kudüs Krallık
Tacı”nı giyerlermiş. Bu törenler, katedral 1571 yılında camii haline getirilene
kadar devam etmiş. Binanın önünde yer alan ve katedralin yaşına eşit yaştaki
cümbez (yabani bir incir türü) ağacı da tarihe tanıklık etmiş ulu bir ağaç… Bu
güzelliği fotoğraflamayı unutmayın.
Lala Mustafa Paşa Camii |
St.George Kilisesi
Bu kilise, Ortadoks mahallesinde
zengin bir Rum tüccar tarafından M.S XIV-XV. yüzyılda yaptırılmış. Yine güzel
bir gotik mimari örneği olan kilisenin üst kısmı 1571 yılındaki Osmanlı
kuşatması sırasında yıkılmış.
Venedik Kraliyet Sarayı
Namık Kemal meydanının batısında
yer alan bu alanda M.S XIII. yüzyılda kralların ikamet ettiği bir saray varmış
ancak sarayın Cenevizliler tarafından yıkılması üzerine buraya Venedik
döneminde adanın askeri valisinin ikametgahı inşa edilmiş. Üç kemerli cephesi ise M.S. XVI. yüzyılda yapılmış
ve kemerlerde kullanılan sütunlar Salamis Harabelerinden getirilmiş.
Venedik Sarayı |
Namık Kemal Zindanı
Namık Kemal; “Vatan Yahut
Silistre” oyununun sergilenmesi sonucunda 1873 yılında Kıbrıs’a sürülmüş ve
Venedik Sarayı avlusunda yer alan bu binada 38 ay kalmış. Maalesef, bina
tadilatta olduğu için içini görme fırsatımız olmadı ancak iki katlı, kesme taştan
yapılan bu binanın “zindan” olarak düşünüldüğünde oldukça etkileyici olduğunu
söyleyebilirim.
Namık Kemal Zindanı |
Gazimağusa Surları
3 km uzunluğundaki, 18 m
yüksekliğindeki ve yer yer 9 m genişliğindeki surlar, şehri bir baştan bir başa
çeviriyor. Zaten tarihi yapıların tamamı sur içinde yer alıyor. Dilerseniz
surların üzerinde yürüyüş yaparak Gazimağusa’yı yukarıdan izleme şansınız da
var. Sur duvarlarında burçlar, kapılar, rampalar, depo ve cephanelikler de
bulunuyor.
Othello Kalesi
Şehrin kuzeydoğu köşesinde
bulunan bir iç kale… İsmini, Shaksepeare’in ünlü Othello oyunundan aldığı
rivayeti var.
Kapalı Maraş
1974
yılındaki barış harekatında Türkler tarafından ele geçirilmiş. Şu an ne Türklere ne de Rumlara ait. Bir hayalet şehir görüntüsünde. İlginç ve görülesi bir bölge.
Saint Barnabas Manastırı
Salamis’te doğan, Yahudi bir
ailenin oğlu St.Barnabas Kudüs’te eğitim gördükten sonra Kıbrıs’a dönüp Hristiyanlığı
yaymak için St.Paul ile çalışmış. Bunun üzerine öldürülüp cesedi denize atılmak
üzere bir bataklığa saklanmış. St.Barnabas’ın öğrencileri olayları izleyip
Barnabas’ı bir yeraltı mağarasına gömmüş ve sonrasındaki takip eden olaylarla
Barnabas’ın cesedinin bulunduğu yere bir manastır ile kilise yapılmış.
St.Barnabas Manastırı |
Manastır bünyesinde bir kilise, orta avlu ve
avlunun üç yanında bir zamanlar papazların yaşadığı odalar var. 1991 yılında
kilise “ikon müzesi”ne; manastır odaları da arkeoloji müzesine dönüştürülmüş.
Aziz Barnabas’ın ceset kalıntılarının bulunduğu yeraltı mezarı, manastırın
yaklaşık 100 metre doğusunda yer alıyor.
İkon Müzesi |
KIBRIS MUTFAĞI
Kıbrıs mutfağı bence gerçekten
damakları şenlendiren, insana keyif veren kendine özgü birçok yemek, meze ve
tatlısı olan bir mutfak. Kıbrıs yemekleri, Türkiye, Yunanistan, Lübnan, Suriye,
Fransa, İtalya ve Ermeni orijinli…
İşte en bilinen lezzetleri;
Hellim; keçi veya koyun sütünden yapılan bu peynir aslında Kıbrıs’ın
alamet-i farikası… Bugüne kadar yediğim en lezzetli hellimlerin Kıbrıs’takiler
olduğunu söyleyebilirim doğal olarak.
Şeftali Kebabı; İsmine rağmen içinde “şeftali” olmayan, adını Şef
Ali’den aldığı söylenen bir kebap türü. Koyun veya keçinin “telb” denilen iç
zarının kıyma, soğan ve maydanozla sarılmasıyla yapılıyor. Çok orijinal bir
lezzet…
Molohiya; Kıbrıs’ta ve Mısır’da Nil kıyılarında yetiştirilen yeşil
yapraklı bir sebze olan molohiyanın kuzu eti ile pişirilmesiyle yapılan harika
bir yemek…
Pirohu; Kıbrıs mantısı olarak da bilinen, içine nor ya da hellim
koyularak yapılan ve üzerine hellim serpilerek servis edilen güzel bir yemek.
Ceviz macunu; Taze cevizin, karanfil ve badem ile kaynatılmasıyla
yapılan ve genellikle kahve içildikten sonra servis edilen bir tatlı.
Peki nerede ne yemeli ? Benim
önerim; Girne’deki Niazi’ste şeftali kebabı, Gazimağusa’daki The Palm House’ta
molohiya, kabak çiçeği dolması, pirohu ve Kıbrıs köftesi; Lefkoşa Büyük Han’daki
Sedirhan’da da etli yaprak sarması yenmeli.
Ayrıca, Gazimağusa’da Petek
Pastanesi diye çok hoş bir pastane var. Camekanda sergilenen binbir çeşit tatlı
aklınızı başınızdan alıyor. Atmosferi çok güzel. Tatlı yemeseniz bile mutlaka
bir çay içimlik uğrayın bu pastaneye.
Mardo adlı dondurma markasının
dükkanlarına da her 3 şehirde rastlayabilirsiniz. Dondurma çeşitli ve lezzetli.
Benim aklımı başımdan alan bir
başka tat da St.Barnabas Manastırının Cafe’sinde içtiğim nar suyu oldu. Kıbrıs’ta
nerede rastlarsanız hemen bir bardak kapın kendiniz için.
ALIŞVERİŞ
Kıbrıs’ta; Lefkoşa’daki Büyük
hanın içindeki ve civarındaki dükkanlardan; Gazimağusa’da suriçinden, Girne’de
ise liman civarından hediyelik eşya alışverişi yapabilirsiniz. Hellim peyniri,
lefkara işi (Kıbrıs’a özgü bir nakış… Çanta, kolye, masa örtüleri gibi çok
farklı ürünler yapıyorlar.), buğday saplarının örülmesi ile yapılan bir çeşit
sepet olan sesta alabileceğiniz hediyelik eşyaların başlıcaları.
KONAKLAMA
Girne’nin Zeytinlik köyünde yer
alan Kemerli Butik Oteli gönül rahatlığıyla tavsiye ederim. Çok güzel ve
otantik tarzda dekore edilmiş bir otel. Lobide ve odalardaki mobilyaların, ayna
ve dolapların ahşap işçiliği mükemmel. Odamızdaki; kuş motifli ahşap aynayı
alıp götürmemek için zor tuttum kendimi. Deniz manzarası ve zeytinlikleri
seyrederek güzel bir kahvaltı yapma imkanınız var. Girne’ye de sadece …. dakika
mesafede.
Kemerli Butik Otelden Zeytinlik Köyü Manzarası |
Yorumlar
Yorum Gönder