ADANA & TARSUS
Adana’ya giderken ilk durağımız
Varda (Vardıha Köprüsü).
Toros demiryolu tünelleri ile
köprülerin yapımı için 4000 Alman işçi aileleriyle birlikte Belemedik’e
yerleşmiş. 102 yıl önce, 17 kilometre uzunluğunda 37 adet demiryolu tüneli inşa
edilmiş. Bu demiryolu güzergahının en güzel yapılarından biri de “Varda
(Vardıha) Köprüsü”… Yapımı 5 yıl süren ve inşaatı sırasında 21 işçi ve 1
mühendisin öldüğü Varda Köprüsü inşaatı 1912 yılında tamamlanmış. Uzunluğu 172
metre, orta ayağı ise 99 metre olan köprüye aynı zamanda "Alman" veya
"Hacıkırı" köprüsü de deniyor. Ölen Almanlar anısına bir de mezarlık
(Alman Mezarlığı) yapılmış.
Varda Köprüsü |
Varda Köprüsü'nü gördükten sonra tren yolu boyunca dizilmiş çay bahçelerinden birinde oturup buz gibi yayık ayranı eşliğinde sıkma yiyebilir ya da keyifle çayınızı yudumlarken hemen yanıbaşınızdan geçen trene selam gönderebilirsiniz.
Varda Köprüsü Çay Molası |
İkinci durağımız Kapıkaya Kanyonu. Toplam 7,2 kilometre olan kanyonun yürüyüş parkuru zor değil ancak bir bölümünde göçük olduğu için çok fazla ilerleme şansımız olmadı.
Kapıkaya Kanyonu |
ADANA
Kazancılar Çarşısı
Gezimize eski Adana’dan
başlıyoruz. İlk istikamet tarihi Kazancılar Çarşısı. Eskiden bakır ve kazan
imalatı yapan bu çarşı şimdi kısmen bu özelliğini kaybetmiş olsa da eski Adana’nın
tam merkezinde yer alıyor. Önce, Tarihi Adana Kazancılar Kebapçısı’nda; yanında
buz gibi şalgam suyu ile kebaplarımızı ve ciğer şişlerimizi yiyor, sonra
çarşının etrafında yer alan önemli yapıları görmek üzere dolaşmaya başlıyoruz.
Şanslıyız, hava çok sıcak ve nemli değil. O yüzden yürüyüş keyifli ve güzel.
Kazancılar Çarşısında Yemek Molası |
Ulu Camii ve Ramazanoğulları
Medresesi
Adana’da tarihi bölgede
Ramazanoğulları’nın etkileri görülüyor. Çukurova’da kurulan ve yaklaşık 250
sene yaşayan bu beyliğin kökeni Oğuzların Üçok koluna bağlı Yüreğir boyuna
dayanıyor.
Ramazanoğulları’nın geride
bıraktıkları en önemli yapılardan biri Ulu Camii. 1541 yılında tamamlanan camii
tarihi dokusunu korumuş bir yapı. Selçuklu, Artuklu, Memlük, Zengi ve Osmanlı
üsluplarını sentezleyerek bünyesinde barındıran bu eser, türbe, medrese,
mescit, imaret, hamam, arasta, çeşme ve çarşılarla birlikte bir külliye meydana
getiriyor.
Ulu Camii |
Camiinin hemen karşısında bulunan
Ramazanoğulları Medresesi’nin yemyeşil, ortasında taştan bir şadırvan yer alan
güzel bir avlusu var. Avluyu çeşitli el sanatları atölyeleri çeviriyor. Burada,
bir çay veya kahve molası verebilir; medresenin huzurlu atmosferinde
soluklanabilirsiniz.
Ramazanoğulları Medresesi |
Saat Kulesi (Büyük Saat)
32 metre yüksekliği ile Türkiye’nin
en uzun saat kulesi olan kulenin inşaatı 1881 yılında şair Ziya Paşa’nın valilik
döneminde başlamış ve 1 yıl sonra Vali Abidin Paşa zamanında tamamlanmış. 8
metre genişliğinde diktörtgen şekilde yükselen saat kulesinin 4 tarafında saat
kadranı bulunuyor. Almanya’dan 1925’te getirilen
saat makinesiyle yenilenen kulenin tepesinde motifler ve kabartmalarla
süslenmiş dev bir çan var. Büyük Saat Kulesi Adana’da görülmesi gereken yapılardan
biri.
Bebekli Kilise
Bebekli Kilise, 1880’li yıllarda
St. Paul adına yapılmış bir kilise. Ermeni Apostolik Kilisesi olarak yapılmış
ancak 1915 yılında Ermeni cemaatı Adana’yı terk ettikten sonra kilise Katolik cemaate
verilmiş. Adana’nın kültürel zenginliklerinden biri olan kilisenin, çatısında yer
alan 2,5 metrelik tunç Meryem Ana Heykeli’nin bebeğe benzetilmesi nedeniyle
kilise bu adı almış.
Ramazanoğulları Sarayı Selamlık
Bölümü
Ramazanoğulları Sarayı’nın
selamlık bölümü, Çukurova Üniversitesince Kültür Merkezi olarak kullanılıyor.
Altı yüz yaşındaki bu görkemli saray – konak barındırdığı tarihi hikayelerle de
şehrin göz bebeği olma niteliğinde bir eser. Adana’nın en eski binası olduğu
söyleniyor. Ramazanoğulları Medresesi’nden çıkınca hemen karşınıza çıkan bu
yapıyı mutlaka görün.
Saray Selamlığı |
Taş Köprü
Adana’da Seyhan Nehri’nde Seyhan
ve Yüreğir yakalarını birleştiren, 13 metre yüksekliğindeki ve yaklaşık 319
metre uzunluğundaki Taş Köprü (Justinianus Köprüsü), dünyanın araç
trafiğine açık en eski köprüsü ve Romalılar tarafından 2.yy’da inşa edilmiş. Orijinalinde
21 gözlü olan bu köprü, günümüzde kara kısmının taşlarla doldurulmasından
dolayı 14 gözlü olarak görünüyor. Taşköprü’de görülmesi gereken en güzel
kalıntılar ise, kuzeyinde 11. gözün üzerindeki kemerdeki aslan ve ay yıldızlı
bayrak kabartması.
Taş Köprü ve Sabancı Merkez Camii |
Tarihi köprü geçirdiği
genişletilme çabaları sonucu hasar görmüş ve 2000’li yıllardan sonra, araç trafiğine
kapatılmış.
Sabancı Merkez Cami
Adana’da Seyhan nehri kıyısında
inşa edilen Sabancı Merkez Camii, Türkiye’nin en büyük camisi. Temeli 13 Aralık
1988’de atılan caminin arsası Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından Türkiye
Diyanet Vakfı’na devredilmiş; Türkiye Diyanet Vakfı’nın girişimleri ve
halkımızın bağışları ile caminin yüzde 50’si tamamlanmış. Geri kalan kısım da
Hacı Sabancı ve onun vefatından sonra Sabancı ailesi tarafından karşılanmış; bu
nedenle başlangıçta Merkez Camii olması düşünülen camiye Sabancı Merkez Camii
adı verilmiş. Sabancı Merkez Camii için “Selimiye’nin eşi, Sultanahmet’in
kardeşi, Kocatepe’nin çağdaşı” deniliyor.
Sabancı Merkez Camii ve Zübeyde Hanım Parkı |
6 adet 99 metre yüksekliğinde
minaresi ile nehir kenarında Taş Köprü ile birlikte güzel bir manzara sunan
camii Adana’da mutlaka görülmesi gereken önemli yapılardan biri.
Müzeler
Adana Etnografya Müzesi
Eski Müze adıyla da anılan Adana
Etnografya Müzesi'nde, Çukurova köylerinde ve Toroslar'da yaşayan Türkmen ve
Yörükler'in kültürlerini yansıtan birçok eşya Gelin odası, günlük oda, mutfak
gibi odalarda sergileniyor. Müze binasının hemen yanında da ziyarete açık bir
kilise yer alıyor.
Etnografya Müzesi ve Yörük Kültürü-1 |
Etnografya Müzesi ve Yörük Kültürü-2 |
Adana Sinema Müzesi
23 Eylül 2011 tarihinde, 18.
Altın Koza Film Festivali etkinlikleri kapsamında açılışı yapılan Sinema Müzesi
Atatürk Evi'nin hemen yanında. Daha içeri girer girmez, rengarenk ve nostaljik
sinema afişleri karşılıyor sizi.
Sinema Müzesi |
Sinemaya gönül vermiş onlarca sanatçının
resimleri, balmumu heykelleri, afişleri ve eşyalarının sergilendiği müzeyi mutlaka
Adana ziyaretiniz kapsamına almalısınız. Yılmaz Güney başta olmak üzere, Abidin
Dino, Şener Şen, Orhan Kemal, Muzaffer
İzgü, Ali Özgentürk, Orhan Duru, Aytaç Arman, Bilal İnci, Meral Zeren ve daha
bir sürü sanatçının anılarıyla selamlaşma fırsatını kaçırmayın derim. Bu arada,
müzeye giriş ücretsiz.
Atatürk Evi Müzesi
Atatürk Adana'ya tam dokuz kez
gelmiş ve 5 ayrı konutta konaklamış. Bunlardan ikinci ve üçüncü gelişlerinde
(16 Mart 1923 ve 17 Ocak 1925) kaldığı tarihi Tepebağ Konağı ( Suphi Paşa
Konağı), Atatürk Bilim ve Kültür Müzesi olarak hizmet ediyor. Müzede Atatürk’ün
Adana seyahatlarını anlatan dev boyutta fotoğraflar, Kuvayı Milliye dönemine
ait eşyalar, Etnoğrafik ürünler, döneme ait gazete arşivleri sergileniyor.
Eşyalar, vitray camlı kapılar, döşemeler dönem ruhunu o kadar iyi anlatıyor ki
kendinizi adeta 1900’lü yılların başına ışınlanmış gibi hissediyorsunuz. Bu
müzeye de giriş ücretsiz.
Atatürk Evi Müzesi |
Diğer
Atatürk Evi’nden çıktıktan sonra
eski Adana ruhunu yansıttığı söylenen Tepebağ mahallesinde küçük bir yürüyüş
yapıyor, orijinal haliyle korunan eski Adana evlerini görüyoruz. Sonrasında
akşam yemeğini yemek üzere Onur Kebap’a doğru yola çıkıyoruz.
Yeme-İçme
Öğle yemeğinizi Tarihi Kazancılar Kebapçısında, akşam
yemeğimizi ise Onur Kebap’ta yedik. Kazancılar
Çarşısı içinde yer alan Kazancılar Kebapçısı, birçok ünlünün de ziyaret ettiği,
bilinirliği en yüksek restoranlardan biri. Burada yediğimiz ciğer şişin,
kebaptan daha lezzetli olduğunu söyleyebiliriz. Akşam yemeğinde ise, Adana
suşisi (çıtır dürüm ekmeğinin içine sarılan kebap dilimlendikten sonra üzerine
yoğurt dökmek suretiyle hazırlanan bir yemek), fındık lahmacun (peynirlisi
efsane), karayağlama ve tabi ki kebap yedik. Kebabın standardın üzerinde ve
lezzetli olduğunu söyleyebilirim.
Onur kebaptan çıktıktan sonra
Çakmak Caddesi’nde yer alan Tatlıcı Gönül
Kardeşlere uğradık. Burası oldukça ilginç bir mekan. Tezgahın üzerinde
tepsi tepsi cevizlisinden kaymaklısına, lokmasından halkasına bir sürü tatlı
var. Gidiyorsunuz, tezgahın hemen önünde duran kağıtlardan bir tane
alıyorsunuz, istediğiniz tatlıdan seçip caddenin üzerinde ısıra ısıra yemeye
başlıyorsunuz. Öyle ilginç bir görüntü var ki dükkanın önünde. Ellerindeki
tatlıdan akan şerbetlerin üzerlerine gelmemesi için çaba gösteren, boğaz
derdinde bir insan güruhu J
Zaten, kaldırımlar şerbetten yapıştığı için her akşam su ile yıkanırmış. Adana’da
yaşadığım en ilginç tecrübelerden biriydi. Üstelik fiyatlar adet başına ve çok
makul.
Gönül Kardeşler |
Sonrasında; Adana’nın Bağdat
Caddesi olan Ziya Paşa Caddesinde bir yürüyüş yaptık. Kaldırımların son derece
geniş olduğu, ünlü zincir cafe ve restoranların şubelerinin yer aldığı, güzel
mağazaların bulunduğu şık bir cadde burası. Bir ucu tarihi tren istasyonunda,
bir ucu ise Atatürk Parkı’nda noktalanıyor. Buraya kadar gelmişken tarihi tren
istasyonunu fotoğraflamayı unutmayın. Burada verdiğimiz kahve molasını müteakip
Adana’daki ilk günümüzü sonlandırıyoruz.
Tarihi Tren İstasyonu |
Ertesi gün, sabah kahvaltısı için
seçtiğimiz mekan Kazım Büfe. Buranın muzlu sütü efsane. Orijinal tarife, şeker
ilave edip hazırlıyorlar. Eğer şeker istemiyorsanız bunu önceden belirtmenizde
fayda var. Sütü gerçekten bir numara. Muzlu sütten sonra en çok tercih edilen
şey ise yengenleri. İkisini de denedik, memnun kaldık, tavsiye ederiz.
Kazım Büfe & Enfes Muzlu Süt |
Bunların dışında, internet
araştırmalarımız sırasında Kebapçı Mesut, Eyvan Kebap, Mas Kebap, Kolcuoğlu ve
Ciğerci Bedo’nun da tavsiye edilen yerler arasında olduğunu gördük. Bizim
vaktimiz yetmedi ama siz deneyebilirsiniz.
Alışveriş
Adana’ya gelmişken mutlaka
yöresel lezzetlerinden almak gerekir. Zaten, ben her gezi planını böyle bir
alışverişle tamamlamazsam birşeyleri eksik yapmışım duygusunu yaşıyorum. Biber
salçası, nar ekşisi, biber patlıcan kurusu, şalgam suyu (Ali Göde’yi tercih
edebilirsiniz) buradan alabilecekleriniz arasında.
Adana hediyelik eşya denilince
akla ilk gelen ürün Karatepe kilimleri. Karatepe kilimleri, tamamen doğal, kök
boya ve yün kullanılarak yapılan, oldukça emek isteyen; ancak bir o kadar güzel
kilimler. Adana’dan satın alabileceğiniz hediyelik eşyalar arasında demir ve
bakır işleri de var.
TARSUS
Adana’dan sonraki durağımız
Tarsus.
Tarsus Şelalesi
İlk ziyaret noktamız Tarsus Şelalesi.
Mersin’in doğusunda bulunan ve Berdan
Nehrinin oluşturduğu şelale görülmeye değer. Yaklaşık 5 metreden çok güçlü bir
debiyle dökülen şelale çevresinde restoranlar ve çay bahçeleri de mevcut.
Tarsus Şelalesi |
Aziz Paul Kuyusu
Tarsus’ta Antik Cadde’nin
yaklaşık 200 metre kuzeydoğusunda yer alan kuyu ve çevresi halk arasında Aziz
Paul’ün yaşadığı ev olarak biliniyor. İncil’de, Aziz Paul tarafından yazılmış
14 mektuptan oluşan bir bölüm bulunuyor.
Aziz Paul Kuyusu |
Tarsus’ta Hristiyanların yaşadığı
zamanlarda kuyunun suyu kutsal sayılmış ve şifalı olduğuna inanılmış. Şu an ziyarete açık olan kuyu etrafında yapılan
kazılarda farklı dönemlere ait duvar kalıntıları ortaya çıkmış.
Danyal Peygamber Camii
Rivayete göre Hz.Danyal, Babil
Kralı Nebukadnesar İsrailoğullarından doğan tüm erkek çocuklarının
öldürülmesini emredince, ailesi onu bir mağaraya bırakmış ve bu mağarada bir
erkek bir dişi aslan tarafından büyütülmüş. Olgunluk çağına geldiğinde de ilmi
ve kehanetleri ile kavmini Babil esaretinden kurtarmış. Bulunduğu yere bolluk
ve bereket getirmesiyle bilinen Danyal peygamber Tarsus’a davet edilmiş, burada
ölünce de cesedinin çalınmasını önlemek amacıyla burada oldukça derine
defnedilmiş.
Danyal Peygamber Camii |
Merdivenlerden indiğinizde taş yıkıntıları arasında birden kendinizi çok eski
dönemlerde buluyorsunuz ve huşu içinde ürperiyorsunuz. Tarsus’ta mutlaka ama
mutlaka ziyaret edilmesi gereken yapılardan biri. Ancak, ziyaret öncesinde
giyim kuşamınıza dikkat etmenizde fayda var. Çünkü bu konuda oldukça hassaslar.
Ulu Camii
Bugün etrafındaki türbe ve
imaret, kuzeydoğusunda ise 1895 yılında eklenen saat kulesi ile büyük bir külliye
görünümünde olan camii 1579 yılında inşa edilmiş. Avlunun kuzeydoğu ve
kuzeybatısında iki ayrı minare yer alıyor. 1363 yılında yapılan minarenin zamanında
başka bir camiye ait olduğu, ikinci minarenin ise 1895 yılında dönemin valisi
Ziya Paşa tarafından saat kulesi tarafından yenilendiği biliniyor.
Kırkkaşık Bedesteni
Tarsus’un en önemli tarihi
yapılarından biri olan Kırkkaşık Bedesteni Ramazanoğulları döneminde
yaptırılmış. İlk dönemlerde aşevi ve medrese olarak kullanılan bedesten
cumhuriyetten sonra kapalı çarşı olarak işlev görmüş.
Kırkkaşık Bedesteni |
Aşevi zamanında pilav
pişirilip 40 kaşık ile servis edilirmiş. Toplam 7 kubbesi olan çarşıda
kubbelerin etrafına kaşık figürleri varmış. Kaşık figürlerini görenler burada
karınlarını doyuracaklarını anlarmış. Bugün seramik, bakır, gümüş ve deri gibi
çeşitli hediyelik eşyalar satılıyor.
Eshab-ı Kehf Mağarası
Tarsus merkezine yaklaşık 12
kilometre mesafede bulunan Eshab-ı Kehf Mağarası, Encülüs Dağı’nda bir mağaraya
sığınan 7 genç ile köpeklerinin 309 yıl uyudukları yer olarak biliniyor. Bu
sebeple mağaraya “Yedi Uyurlar Mağarası” da deniliyor. Çok tanrılı dönemde tek
tanrıya inandıkları için Roma imparatoru tarafından cezalandırılacak olan yedi
genç tek tanrı inancından vazgeçmemek için yaklaşık 200 metre karelik bu mağaraya
sığınmışlar. Bu olay, hem Hristiyanlıkta hem de Kehf Suresi adıyla Kuran-ı
Kerim’de geçtiği için bugün de inanç turizmi açısından önemli bir yer tutuyor.
Taşkuyu Mağarası
Tarsus merkezine yaklaşık 10
kilometre mesafede bulunan ve sit alanı ilan edilen Taşkuyu Mağarası birbirine
bağlı galerilerden oluşuyor.
Taşkuyu Mağarası |
Bu galerilerde; sarkıt, dikit, sütun ve perde
damla taşları ile örtü damla taşları ve havuzların etkileyici örneklerini
görmek mümkün. Ayrıca, ülkemiz mağaralarında nadir rastlanan aykırı oluşumlar
ve mağara incilerini de görebilirsiniz.
Tarsus Evleri
Son derece özgün bir mimariye
sahip tarihi Tarsus evlerinin olduğu sokaklarda saatlerce sıkılmadan
yürüyebilirsiniz. Kendinizi başka bir coğrafyada gibi bir hisse kapılıyorsunuz,
her evi uzun uzun incelemek, her kapının önünde fotoğraf çekmek istiyorsunuz. Bize, güney İtalya’daki Lecce bölgesini anımsatan Tarsus sokaklarında doya doya gezmek için havaların biraz daha serinlemesini beklemekte fayda var tabi ki.
Tarsus Evleri |
Diğer
Biz bir güne bu kadarını
sığdırabildik ancak vaktiniz olursa; Aziz Paul Kilisesi, Antik Yol, Kubatpaşa
Medresesi ve Şahmeran Hamamını da görünüz, geziniz.
Yeme-İçme
Tarsus’ta humus bir başka
dediler. Kervan Humus, bu işin pirlerinden. Tereyağlı, zeytinyağlı, pastırmalı
ve sucuklu çeşitleri bulunan humus sıcak sıcak servis ediliyor. Daha önce yediklerime
hiç benzemiyordu, güzeldi ama yağ miktarı biraz fazla. Eğer fazla yağlı
yiyemiyorsanız önceden belirtmekte fayda var.
Humus.... |
Fındık lahmacun bir diğer meşhur
lezzet ancak humusla doyduğumuz için deneyemedik.
Tarsus’tan dönmeden önce şehrin
ara sokaklarında bulunan fırıncılardan birinden Tarsus gevreği almayı
unutmayın. Çayla harika uyumlu bir çift oluyor. Benden söylemesi J
Cok begendik, sanki okumadik sohbet ettik. Kaleminize saglik.
YanıtlaSilCok teşekkürler ☺
Sil