MİKONOS, SANTORİNİ VE ATİNA

Çeşme Limanı’ndan bindiğimiz cruise ile Yunan Adaları ve Atina turumuz başlıyor. Saat 14:00 gibi demir alıyor gemimiz ve ilk durak Mikanos’a doğru ilerliyor.

MİKONOS

Akşam saat 20.00 sularında varıyoruz Mikonos’a. Kiklad Adalar Grubuna bağlı, 86 km karelik yüzölçümüne sahip bu ada Yunan adalarının en gözde yerlerinden biri.

Mikonos Sokakları
Sabaha kadar süren gece hayatı, dar, beyaz, labirent gibi sokakları, balkonlarından sarkan begonvilleri ve rıhtımda sıralanmış yel değirmenleri ile güzel bir cazibe merkezi.

Mikonos Sokakları

Vaktinde korsanlardan korunmak için bu kadar dar yapılandırıldığı söylenen sokaklarda telaşsızca yürümek çok keyifli. Kimi yerel, kimi global çok sayıda mağaza, taverna ve restoran görüyorsunuz gezerken.

Adada, ayağınızı yerden kesecek kadar şiddetli rüzgar oluyor daimi olarak. İşte bundan yararlanmak için inşa edilen yel değirmenleri görülmeli mutlaka.


Küçük Venedik

Bir de Little Venice (Küçük Venedik) denilen bir kısım var: Görüntü itibariyle suya sıfır binalar Venedik’i anımsattığı için bu ad verilmiş. Deniz kenarı boyunca sıralanmış çok sayıda cafe ve restoran mevcut burada.

Panagia Paraportiani Kilisesi ise yapımına 13.yüzyılda başlanan ve 17.yüzyılda tamamlanan adanın en önemli tarihi mekanlarından biri. Gelmişken bir görün derim.

Ada sokaklarında kaybolurken enfes bir krep kokusu bizi bizden alıyor. Gezintimizi tamamlayarak gemiye dönmeden önce bu enfes tadın baş döndüren sarhoşluğunda şımarmaya bırakıyoruz kendimizi.

Adanın Nefis Krepi
Gemimiz akşam saat 20:00 ile sabah 5:00 arasında adada olduğu için bizim Mikonos’un ünlü plajlarını görme şansımız olmuyor ancak siz gündüz saatlerinde adada olursanız ünlü Nemo Plajı ile Super Paradise Plajlarını görebilirsiniz. Bu plajlarda akşamüstü saatlerinde plaj partileri düzenleniyor.

SANTORİNİ

Ertesi gün sabah saat 11:00 civarında demir atıyoruz ve özel tender botlarla gemiden Santorini’ye ulaşıyoruz. Burası, Kiklad adalar grubunun en güneyinde yer alıyor ve M.Ö 1500 yılında büyük bir volkanik patlama ile oluştuğu biliniyor. Adanın en karakteristik mekanları, birçok fotoğrafa ve kartpostala konu olmuş mavi kubbeli kiliseleri… 

Santorini - Oia Köyü
Adada, Thira (okunuşu Fira) ve Oia (okunuşu İya) köyleri mutlaka ziyaret edilmeli. Biz, gezmeye otobüs ile erişim sağladığımız Oia köyünden başlıyoruz. Oia’nın, daracık sokakları, kireç beyazı evleri, sevimli hediyelik eşya dükkanları, mavi kubbeli kiliseleri ve muhteşem deniz manzarasıyla hayatınızda gördüğünüz en büyüleyici ve romantik atmosfere sahip yerlerden biri olacağı şüphe götürmez. Oia’da bir restoranda yediğimiz öğle yemeğinden sonra (domates köftesi buraya özel, değişik bir tat.) otobüsle Thira’ya geçiyoruz bu kez. 


Santorini - Oia Köyü


Santorini - Oia Köyü


Thira’da da göz alabildiğine uzanan, çok güzel bir deniz manzarası var. Dar sokaklarda alışveriş yapabileceğiniz bir sürü küçük dükkan mevcut. Lav taşından takılar adadaki en spesifik hediyelik eşya. Buradaki gezintimizi bitirdikten sonra teleferikle Thira limana iniyoruz. Liman ile köy arasında ulaşım teleferiğin yanısıra eşeklerle de sağlanıyor. Bu yüzden oyuncak ve biblo eşekler de buranın alemet-i farikalarından….

Santorini - Oia Köyü


Dünyada volkanik kumla kaplı ender plajlardan biri olan Perissa Plajı ile Ege’nin Pompai’si olarak tanımlanan Akrothiri Antik Kenti de Santori’nin popüler uğrak yerlerinden. Vaktiniz varsa gezin görün…

Santorini - Thira Köyü

Santorini-Thira Köyü
ATİNA

Sabah saat 9:00 sularında Pire Limanı’nda demir atıyoruz. Diğer tur katılımcıları ile bir araya gelip ayarladığımız otobüs bizi Atina merkezine ulaştırıp şehir içinde küçük bir tur attırıyor. Limandan şehre M1 Metro hattı ile ulaşmak da mümkün.

Önce Olimpik Stadyum önünde bir fotoğraf molası veriyoruz.  Ardından Sintagma meydanında yer alan Parlamento Binasına varıyoruz. Burada, geleneksel kıyafetli Efzun askerleri nöbet tutuyor ve saat başları gerçekleşen nöbet değişim törenini izlemek gerçekten farklı bir tecrübe oluyor. 

Olimpik Stadyum


Parlamento Binası ve Efzun Askeri
Neoklasik tarzda inşa edilen Milli Kütüphane’de verdiğimiz molayı takiben Atina’nın alamet-i farikası Akropolis’e varıyoruz. Hava çok sıcak, tepeyi çıkmak zor. Ama bu durum motivasyonumuza engel olmuyor. Giriş 20 Euro. Müzeyi de içine alan kombine bilet almak isterseniz 30 Euro ödemeniz gerekiyor. Yunan adaları boyunca karşılaştığımız en büyük harcama kalemi de bu zaten. Deniz yüzeyinden 152 metre yükseklikte olan bu Akropolis’te Parthenon, Propylaion (kapılı giriş) ve Erektheion yer alır. Parthenon, Akropolis’in sembol yapısı. Parthenon’dan sonraki en önemli yapı olan Erektheion, iki ayrı kotta yer alan planının yanı sıra sütun olarak kullanılan karyatid (Karyalı kadınlar) heykelleriyle de biliniyor. Parthenon, MÖ 480 yılında tanrıça Athena için inşa edilmiş ve Yunan mimari sanatının doruk noktası olarak kabul ediliyor.

Akrapolis

Parthenon
Akropolis gezimizi, buranın tam karşısında yer alan bir restoranda yediğimiz güzel öğle yemeği ile taçlandırıyoruz. Şefin spesiyal tabağında, karides, ahtapot, somon gibi deniz ürünlerinin yanı sıra yaprak sarması ve şakşuka gibi Türk mutfak kültüründen tanıdığımız yiyecekler de yer alıyor. Sadece sarmaları bizimkine göre oldukça büyük J Domatesli ekmeleri ise oldukça lezzetli.

Şefin Spesiyali

Plaka
Atina’nın ünlü caddesi Plaka’da yaptığımız yürüyüşten sonra Metro ile Pire limanına doğru yola koyularak buradaki maceramızı da tamamlıyoruz.

Yorumlar

Popüler Yayınlar